Sayfalar

İKİ AMERİKA’NIN HİKÂYESİ

ABD’nin kurucu babalarından ve üçüncü başkanı Thomas Jefferson (solda) ve 45’nci başkanı Donald Trump.


CEMAL TUNÇDEMİR

 

 

Dört gemi dolusu dindar protestan mülteci, 8 Nisan 1630 günü İngiltere’den yola çıktıklarında kendi inançlarını özgürce yaşayabilecekleri bir Yeni Dünya hayali kuruyorlardı. Başlarında avukat ve din adamı  John Winthrop  vardı. Kendine biat etmeyen dini gruplara karşı acımasızca davranan ve başında Kralın olduğu İngiliz resmi kilisesinin ağır baskısından kaçıyorlardı. Haftalar süren zorlu bir yolculuktan sonra Amerika sahiline vardılar. John Winthrop, bugünkü Boston’a yerleşerek Massachusetts Kolonisini kuracak yoldaşlarına, Arbella gemisinden karaya inmeden hemen önce verdiği vaazında şöyle seslendi: 

 

“Bütün Dünyanın gözleri üzerimizde… Yeni kuracağımız toplum Tepedeki Şehir olacak”. 

 

Winthrop, ‘tepedeki şehir (city upon a hill)’ kavramını, İncil’de Hz İsa’nın takipçilerine, ‘Dünyanın ışığı sizsiniz. Tepeye kurulan şehir gizlenemez’ hitabından ilhamla kullanmıştı. 

 

Geldiklerinde burada küçük bir püriten grubu zaten vardı. Kuzey Amerika’ya Avrupa’dan göçü başlatan Mayflower gemisi, 9 Kasım 1620 günü bugünkü Massachusetts açıklarına ulaşmıştı. Gemi yolcularının karaya ayak basmadan önce yazıp imzaladıkları Mayflower Sözleşmesi, kuruluşuna ön ayak olduğu iptidai hükümet ile modern Amerikan toplumunun doğuşu kabul ediliyor. 

 

Püritenler, yeni kolonilerinin, sosyal hayat konusunda insanlık için bir modele dönüşeceğine inanıyordu. Ve bu modeli inşaya kovuldular. Keskin düzenlerine uymayanları dışladılar. Bunlardan biri de ‘vicdan özgürlüğü (liberty of conscience)’ kavramını savunan vaiz  Roger Williams ’tı. 

 

Williams’a göre, herkes aynı şekilde inanıp aynı şekilde ibadet etmek zorunda değildi. Herkesin kendi inancını kendince yaşama hakkı vardı. Kilise-devlet ayrılığı yoksa en başta kilisenin yozlaşacağını savunuyordu. 

 

Püritenlere göre ise kendilerinki dışında herhangi bir inanca hoşgörü büyük günahtı. Sonuçta ‘doğrunun savunucusuydular, ‘hakların değil. Koloniden dışlanan Williams, bugünkü Rhode Island’a yerleşerek, inanç özgürlüğü ve kilise-devlet ayrılığını savunan kendi kolonisini kuracaktı. 

 

Massachusettsli Püritenlerin dışladığı bir başka din adamı ise Thomas Hooker ’dı. O da bugünkü Connecticut kolonisini kurdu. Dünyanın demokratik ilkelere dayanan ilk yazılı anayasası olan Connecticut Anayasasına öncülük etti. Hooker, kendi liderlerini seçmenin ve iktidar gücünü sınırlandırmanın, tanrı tarafından insanlara verilmiş bir hak olduğunu savunuyordu. 

 

Hooker ve Williams’ın çizgisi ile Püritenlerin çizgisi, sonraki yüzyıllar boyunca Amerika’ya rengini verecek derin bir mücadelenin iki tarafı olacaktı.

 

Yaklaşık 150 yıl sonra 1770’lerde 13 koloni İngiliz krallığına karşı Amerikan bağımsızlık savaşını başlattığında Püritenler artık azınlıktaydı. ABD’nin bağımsızlık savaşına ve sonrasında yeniden inşasına katılan kurucu babalar, tarihin en özel deneyimlerinden birine imza attıklarının farkındaydılar. Sıfırdan bir ‘cumhuriyet’ inşa ediyorlardı. Tarihte, ilk kez bir toplum, devlete ve topluma karşı bireysel özgürlük ve eşitlik ideolojisini, devletin temeli yapıyordu. Sultanların ve kralların devlet benim’ dediği bir çağ için çok önemli bir sıçramaydı. 

 

4 Temmuz 1776 günü ilan edilen ve Thomas Jefferson’ın kaleme aldığı Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinin ikinci paragrafı şöyleydi: 

 

“Bütün insanların eşit yaratıldığını, Yaratıcının onlara, hayat, özgürlük ve mutluluklarını arama hakkı gibi dokunulamaz haklar bahşettiğini tartışmasız bir hakikat olarak kabul ederiz. Bu haklara müdahale edilmemesini garanti altına almak için, meşruiyetini halkın onayından alan hükümetler tesis edilir.” 

 

Neredeyse tamamı Protestandı ama inanç, ifade özgürlüğü, vatandaşlık ve eşitliği konuşurken çoğunun aklında sadece Protestan olanlar yoktu. Massachusetts Anayasasını 1780’de kaleme alanlardan  Theophilus Parsons, anayasayı yazarken, ‘inanç özgürlüğünden, Deistlerin, Muhammedilerin, Yahudilerin ve Hristiyanların yararlanabilmesini garanti edecek genişlikte yazılmasına dikkat ettiklerini’ kaydetmişti. Philadelphia’da her dinden olanların inançlarını anlatabileceği bir mekanın inşasına yardım eden  Benjamin Franklin, otobiyografisinde, burasını, ‘Konstantinopolis Müftüsü bile Amerika’ya ‘Mohammedanism’i anlatacak vaizlerini gönderse, hizmetine verilmiş bir kürsü bulabilir’ diye anlatarak, yeni ülkedeki ifade özgürlüğünün boyutunu sergileyecekti. Thomas Jefferson ise Virginia’da, kendi ifadesiyle, ‘Yahudileri, Hristiyanları, Muhammedileri, Hinduları ve her inancın inkârcılarını korumak için İnanç Özgürlüğü Bildirgesi’ni kaleme alacaktı. 

 

1787 yılı yazında Anayasa’yı yazmak için 13 koloniden  Philadelphia’ya toplanan 55 delegenin  en ortak özelliği tamamının ‘Hristiyan’ olmasıydı. İki Katolik dışındakilerin tamamı protestandı. Ancak 3 ay 23 gün süren toplantıları sonunda ortaya son derece laik bir anayasa metni çıkardılar. Massachusettsli Püritenlerin çizgisi yerine Rhode Island’lı Roger Williams çizgisinde bir devlette karar kıldılar. Kabul edilen Amerikan Anayasasında ‘din’ kelimesi sadece bir kez geçiyordu. Anayasanın 6’ncı maddesinde ‘din’ sözcüğünün geçtiği cümle şöyle:

 

“ABD devletinde hiçbir makama veya yetkiye ehliyette her hangi bir dini aidiyet şartı aranamaz”. 

 

Tabii ki bu madde tek başına din ve devlet işleri ayrılığını’ garanti altına almaya yetmezdi. Boşluğu, dört yıl sonra 1791’de Haklar Bildirgesinin Anayasa’ya dahil edilmesiyle kabul edilecek 1. Ek Madde (First Amendment) kapatacaktı: 

 

“Kongre, herhangi bir dini destekleyecek veya her hangi bir dini inancı yasaklayacak, ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlayacak, insanların barışçıl bir şekilde toplanma hakkını veya devletten şikâyetçi olmalarını engelleyecek kanun yapamaz.” 

 

Devlet karşısında bütün vatandaşların eşit olduğu ve vatandaşlığın ise soy, dini veya etnik kimliğe bağlı olmadığı bir düzenin temellerini attılar. (On yıllar sonra aşılacak iki önemli kör nokta hariç. Kölelik ve kadınların hakları görmezden gelinmişti

 

ABD’nin Kurucu Babaları, inanç özgürlüğü ve yurttaş eşitliğini, ‘azınlık inançlarına hoşgörü’ veya ‘azınlıklar bize emanettir’ şeklinde bir teba kültürüyle ele almadılar. ‘Hoşgörü’, Thomas Jefferson’un din-devlet ilişkilerinde en fazla karşı çıktığı kavramlardan biriydi. Ona göre, ‘tolerans, dini çoğunluğun, dini azınlığa inancını empoze edebileceğini ama bunun yerine hoş görme lütfunda bulunmayı tercih ettiğini ima ediyordu’

 

En büyük endişeleri ise ‘çoğunluğun tiranlığı’ydı. Devleti, çoğunluğun devleti, azınlıkları ise birer sığınmacı haline dönüştürecek her türlü anlayışa karşıydılar. Bağımsızlık ilanından Philadelphia Kongresine kadar geçen 10 yılda, eyalet kongrelerinin ve yerel meclislerin, demokrasi adı altında birer çoğunluk keyfiliğine dönüşmesi ve azınlıkların haklarını hiçe sayan yaklaşımlar kurucu babaları endişelendirmişti. Anayasa Kongresi boyunca cumhuriyet sözcüğünü sıkça kullanmalarının ve demokrasi yerine daha çok cumhuriyetçiliği vurgulamalarının nedeni buydu. Bu endişe ile yeni Amerikan devletini ‘başkan’ değil ‘Kongre’ merkezli inşa ettiler. Yedi maddelik Anayasanın ilk ve en uzun maddesi Kongre’yi düzenledi. Kongre, Başkan ve Yargının birbirini sıkı şekilde denetleyip kontrol altına alacağı  bir denge denetleme sistemi  kurdular. Bir kişinin veya zümrenin keyfince yönetmesini imkansız kılan bir devlet yapısı oluşturdular. 

 

Bu anayasa,  Tepedeki Şehri  bir kez daha parlattı. Artık dünyadan görülmemesi imkânsızdı. ABD, eski dünyanın yoksulları, mazlumları, macera ve yenilik arayanları için bir çekim merkezine dönüştü. Tam bir nüfus patlaması yaşandı. Sadece 1840’lardan itibaren tarihin en kitlesel göçü yaşandı. 30 milyon Avrupalı, ABD’ye göç etti. Ülke, 1868’e gelindiğinde dünyanın en büyük ekonomisi olmuştu bile. Hızlı büyüme büyük bir iş gücü açığı yaratıyordu. Ülkenin kapısı herkese açıktı.

 

Emma Lazarus, 1883’te yazdığı ve 1903’te New York körfezinde göçmenleri selamlayan Özgürlük Heykelinin kaidesine işlenecek şiirinde, Sürgünlerin Anası’ dediği özgürlük anıtının ağzından Dünyaya şöyle sesleniyordu: 

 

“Bana ver yorgunlarını, yoksullarını…

Özgür bir nefese susamış yığınlarını…

Bana gönder evsiz barksızlarını…

Reddederek sahillere vurduklarını…

Altın Kapının yanından meşalemi yükseltiyorum’’ 

 

Ancak homojeniteye inanan püriten çizgi ile çoğulculuğa inanan Roger Williams çizgisinin Amerika’nın ruhu üzerindeki mücadelesi de devam etti. Okyanusun dalgaları gibi, Tepedeki Şehrin sahiline her değişim veya göçmen dalgasından sonra bir de korkuyla hareketlenen tepki dalgası vuruyordu. 

 

İlk kitlesel göçleri genelde İngiliz kökenli Protestanlar gerçekleştirdiği için çok dikkat çekmemişti. Ancak Katolik göçünün başlamasıyla, topluma bir korku ve nefret dalgası yayıldı. Başlangıçta göçmenlerin çoğunluğu İrlandalıydı. Sonra, Alman, İtalyan, Polonyalı Katolikler de geldi. İngilizce bilmiyorlardı. Protestan Amerikalılar, Katolikleri, asimile olması imkânsız, şiddete düşkün, banal insanlar’ olarak nitelendiriyordu. İtalya gibi Katolik ülkelerde Protestanlara hiçbir özgürlük tanınmaması da, Katoliklere karşı öfkeyi pekiştiriyordu. 

 

Katoliklerin Amerika’ya asla sadık olamayacağı inancı, onlardan birinin uzun süre seçilmiş makamlara gelmesine engel oldu. Toplum ancak 1960 yılında bir Katoliği (JFK) başkan seçebilecek psikolojik eşiğe ulaşabildi. Bugün ABD Kongresinde Katolik sayısı diğer bütün dini gruplardan fazla. Temsilciler Meclisi başkanı ve ABD Başkan Yardımcısı bir Katolik. Yüksek Mahkemenin 9 üyesinden 6’sı Katolik. 

 

19’ncu yüzyılda Utah’ı kuran Mormonlar, iki dünya savaşı arasında kitleler halinde Yeni Dünya’ya sığınan Yahudiler benzer bir nefret dalgasıyla yüzleşmek zorunda kaldılar. Birinci Dünya Savaşı sırasında bazı şehirlerde Almanca konuşmak hatta Boston’da Beethoven’in müziklerini çalmak yasaklandı. İkinci Dünya Savaşının histerik ortamında ise, Japon kökenli Amerikalılar evlerinden alınıp toplama kamplarına gönderildi ve savaş boyunca orda kaldılar. Siyahlar, kadınlar, eşcinseller kamusal hakları için uzun ve yorucu mücadeleler vermek zorunda kaldılar. Ve 1980’li yılların başından beri de Müslümanlar ve Hispanikler nefret ve korku dalgasının muhatabı olan ‘ötekiler’ konumunda… 

 

Amerika’ya ilk gelen Avrupalılar mültecilerdi. Hayatları ve özgürlükleri için buraya gelmiştiler. ABD göçmenlikten doğdu ve hala bir göçmen ülkesi.  Her kitlesel göç dalgası, ABD’nin sosyal dokusunu yenileyip değiştirdi. ABD Anayasasının yapıldığı 1780’lerde köleler ve yerliler hariç, Amerikan nüfusunun yüzde 99’unu Protestan beyazlar oluşturuyordu. 1920’lerde Katolikler toplam nüfusun yüzde 20’sine ulaşmıştı. 1965’te yasalaşan tarihi göçmen reformu, kapıları sadece Avrupalı göçmenlere açan kota sistemini kaldırdı ve küresel göç dalgasını başlattı. Son 50 yılda gelen 60 milyon göçmenin çok büyük bölümü Avrupalı olmayanlardan oluşuyor. 1965’ten beri gelenlerin yarıdan fazlası Latino ve dörtte biri ise Güney ve Doğu Asyalı. 

 

1965’te bile Amerikan toplumu büyük çoğunlukla Avrupa kökenli bir topluluktu ve nüfusun yüzde 84’ünü Avrupa kökenli beyazlar oluşturuyordu. Günümüzde bu nüfus yüzde 62’ye geriledi. ABD Nüfus Dairesinin 2015 Eylül ayında yayınladığı  rapora göre  yüzyılın ortasında Avrupa kökenli beyazlar yüzde 50’nin altına düşerek azınlık olacak. Rapor şu çarpıcı tespiti yapıyor: 

 

”ABD, en fazla 30 yıl içinde hiçbir ırk ve etnik topluluğun çoğunluk olmadığı bir sosyal yapıya kavuşacak.” 

 

Donald Trump  ve benzeri nefret politikacılarının peşine beyaz yığınları takan en önemli faktörlerden biri de işte bu yeni değişim dalgasının yarattığı korku. 

 

Fakat Amerika’nın çoğu için bu değişim endişe verici bir gelişme değil, Tepedeki Şehri daha ışıltılı hale getirecek bir gurur ve kutlama nedeni… Müslümanların Amerika’ya girmesine yasak koyma teklifininin, Müslümanlardan çok Amerikanın hukuk, politik, dini, akademik çevrelerini ayağa kaldırmasının nedeni de bu dünya görüşü… Çünkü ‘umut’ çizgisine göre Trump, söylemleriyle, Müslümanlara değil Amerika’yı Amerika yapan değerlere ve Amerika’nın göçlerle şekillenen öyküsüne meydan okuyor. 

 

Amerika’nın iki buçuk asırlık tarihi, aslında iki Amerika’nın hikayesi… İşte bu yüzden hem iyi zamanların hem kötü zamanların öyküsü. Hem bir akıl çağının hem de aptallıkların sahnesi… Hem inancın hem de şüphenin izlerini taşıyor… Hem apaydınlık bir öykü hem de karanlıklar barındıran…

 

Tarihin bu en özgün toplumsal deneyimi buradan nereye varacak, sadece Amerikalıların değil bütün insanlığın da merakı… Çünkü Amerika, John Winthtrop’tan 385 yıl sonra hâlâ Tepedeki Şehir… Ve bütün dünyanın gözleri hâlâ üzerinde…

 

CEMAL TUNÇDEMİR’i  Twitter'dan takip edebilirsiniz

 

NOT: Bu yazı ilk olarak TEMPO DERGİSİ’nin Ocak 2016 tarihli 84. sayısında yayınlandı. 


21 Mart 2016 

 

http://amerikabulteni.com/2016/03/21/iki-amerikanin-hikayesi

 

 

 

 

 

 

https://sinifsiztoplumplatformu.blogspot.com

https://cahit-celik.blogspot.com

Trump olayının öğrettikleri

Zeki Sarıhan

 


Donald Trump destekçileri, 6 Ocak 2021 Çarşamba günü 
Washington’da ABD Kongre Binası’nın batı duvarına tırmanıyor / 
Fotoğraf:  Jose Luis Magana / AP


 

ABD ’nin seçimleri kaybeden başkanı  Donald Trump ’ın seçim sonuçlarını saymayarak Senato binasına baskın düzenlemesinin bütün dünyaya öğrettiği şeyler olmalı. 

 

Amerikan seçimleri  bütün ülkeler için her zaman önemli olmuştur; ama uzunca bir süredir herhalde bu kadar ders verici olmamıştı. 

 

Kongre baskını demokratik bir hareket midir? 

 

Seçimleri kaybettiği apaçık olduğu halde iktidarı bırakmak istemeyen Donald Trump yandaşları tarafından 6 Ocak 2021 günü ABD Kongre binasının basılmasını sınıf mücadelesi kavramının neresine oturtmalı? 

 

Amerikan başkanlık seçimlerinden önce Türkiye basınında yapılan analizlerden öğrendiğimize göre, Trump’ı ekonomik bakımdan ihmal edilmiş kırsal bölge insanlarından bir kısmı ile beyazların üstünlüğünü savunan ırkçılar destekliyor. 

 

Aydınlık gazetesinin manşetten  Kongre baskını ’nı bir halk hareketi olarak ilan etmesi ibretle üzerinde durulacak bir iddiadır. Oysa Aydınlıkçılar da bilirlerdi ki her kitle hareketi devrimci değildir. 

 

Halk avcısı bazı kişilerin yoksulları, hatta milletin çeşitli kesimlerini peşine takarak gerici ve otoriter rejimler kurabilirler. Ülkelerini savaşlara sokarak felakete sürükleyebilirler. 

 

Bunun 20’nci yüzyılda en bilinen örnekleri  Mussolini ile Hitler ’in iktidara gelişleridir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra olduğu gibi, 21’inci yüzyılda dünyanın çeşitli ülkelerinde gene halk avcısı otoriter rejimler revaçtadır. 

 

Yabancı düşmanlığı, ırkçılık  ve dincilik olarak kendini gösteren bu hareketler, ne yazık ki kitlelerin bir kısmını da peşinden sürükleyebiliyor.

 

Trump hareketinin Cumhuriyetçi Parti gibi muhafazakâr bir partiden çıkması, bu partinin genlerinde bulunan beyaz ırkçılığını da açığa vurmakla birlikte Trump, bu partiye oy veren kitlelerin de ancak bir kısmını arkasına alabilmiştir. 

 

Geçen seçimden beri oylarının azalması, hele son Kongre baskınından sonra partisinin ileri gelen birçok şahsiyetinin desteğini de kaybetmesi,  Amerikan demokrasisi ’ni de kurtarmıştır. 

 

Irkçılıktan bir halk iktidarı çıkmaz 

 

ABD’nin ihmal edilmiş kesimlerini peşinden sürüklemesi, Trump hareketinin ilerici bir halk hareketi olduğunu göstermez. 


Irkçılıktan bir halk iktidarı çıktığını tarih kaydetmiyor. Kitlelerden bir kısmını harekete geçirse de  ırkçılık  bir sömürücü hâkim sınıf ideolojisidir. 

 

Emekçi sınıfların iktidar hedefiyle örgütlü ve kitlesel bir biçimde siyaset sahnesine çıkamadığı koşullarda, halkı hâkim sınıfların çeşitli kanatları yönetir. 

 

Bu gerçek Amerika için olduğu kadar  Türkiye  için de geçerlidir.  Amerikan emperyalist kapitalizminin gücü Amerika yoksullarının ve orta sınıflarının iktidar mücadelesinde büyümesine daha uzun süre izin vermeyecek gibi görünüyor. 


Bu koşullar altında kitlelerin Türkiye’de uzun yıllardır olduğu gibi hâkim sınıfların çeşitli partileri arkasında saf tutması doğaldır. 

 

Amerikan demokrasisi” Amerikalıların ve Amerikan hayranlarının kullandığı bir kavramdır. Bu kavram serbest seçimleri, hukukun üstünlüğünü ve kuvvetler ayrımını kapsıyor. 


Yoksa ABD, demokrasinin gerçek tanımına uygun olarak halk tarafından yönetilmiyor. Orada tekellerin, savaş makinası olan Pentagonun ve lobilerin sözü geçer. 

 

Bu gerçeğin arkasına sığınarak her iki parti için “Al birini vur ötekine” demek ve bütün dünyanın gözü önünde yaşanan bir tehlikeye göz kapamak doğru değildir.

 

Trump kazansaydı… 

 

O tehlike şudur: Trump seçimi kazansaydı, bu dünyada  otoriter rejimler ’in güçlenmesine yarardı. Hele Pentagon baskınını başarıya ulaşması, bu yolu denemeye kalkışarak iktidara gelmek isteyen ırkçı ve dincilerin hareketine meşruluk kazandırırdı. 

 

Bilindiği gibi yönetim usulü tartışmalarında sık sık “Amerika da böyle” diye öykünmelere tanık oluyoruz. 

 

Amerika’da ırkçı bir hareket hem seçimi kazanamamış, hem de buna rağmen iktidarı zor kullanarak ele geçirmeyi başaramamıştır. 

 

Bu durum serbest seçimlere, kanunun üstünlüğüne ve kuvvetler ayırımına inanan çevrelere cesaret vermiş, ırkçılığın ve zorbalığın ise cesaretini kırmıştır. Trump ve Trumpcı hareketin dünyaya öğrettiği budur. 

 

Yönetimi fiilen ele almaya hazırlanan  Biden  yönetiminin de bundan ders çıkarmaması beklenemez. Demokrat Partili Amerikan yönetimi, kendi ülkesinde sınıflar arasındaki uçurumu azaltmaya, refahı yaygınlaştırmaya çalışacakları beklenir. 

 

Başka halkların beklentileri arasında Amerika’nın başka ülkelerin iç işlerine karışma, darbeler düzenleme huyundan, kısacası dünyada Amerikan hegemonyasını devam ettirme çabasından vazgeçmesidir. 

 

Ancak bunun Amerikan ekonomisinin zayıflamasıyla mümkün alacağı ve zaman alacağı ortadadır. Bunun için halkların ve devletlerin bağımsızlık bilinçlerinin gelişmesi de gerekiyor. 

 

Faşizmin ayak sesleri 

 

Türkiye’deki iktidar çevreleri her ne kadar Trump’ın seçimleri kaybetmesine üzülmüş iseler de Kongre baskınını kınamak zorunda kalmışlardır. Çünkü baskını onaylamak bir iktidar için meşruiyetin dışında politika yapma anlamına gelir. 

 

Öyleyse  Vatan Partisi  yayın organı ve sözcülerinin Trump’a övgüler düzmesini nasıl yorumlamalıyız? 

 

Erdoğan  iktidarını AKP sözcülerinden daha hararetle savunmasıyla göze çarpan Vatan Partisi’nin bu konuda eli serbesttir ve AKP sözcülerinin söyleyemediklerini söyleyerek gerçekte onlara tercümanlık yapmaktadır. 

 

Olay bu kadarla kalsa iyidir. Vatan Partisi gerçekte Türkiye için kitleleri yeni bir siyasi anlayışa hazırlamaktadır.

 

Kürtlere Ermenilere  karşı gösterilen düşmanca tutum, Türkiye’nin bir savaş içinde olduğu ve savaş halinde bir ülkede  demokrasi  değil disiplinin gerektiği, asker ve polisin aşırı derecede kutsanması, bütün muhalif çevrelerin ya terörist ya terörist destekçisi gösterilmesine bakılırsa Türkiye’de demokrasinin kırıntısına bile tahammül edilmeyeceği anlaşılır. 


13 Ocak 2021


https://www.indyturk.com/node/299106/türki̇yeden-sesler/trump-olayının-öğrettikleri

 

 

 

 

 

 

 

https://sinifsiztoplumplatformu.blogspot.com

https://cahit-celik.blogspot.com

‘‘Gösterilerde 4 Kişi Hayatını Kaybetti’’


ABD’de başkent Washington’da Kongre binası önünde ve içindeki olaylarda toplam 4 kişi hayatını kaybetti, 52 kişi de tutuklandı. Washington Polis Teşkilatı Başkanı Robert J. Contee tarafından gece geç saatte düzenlenen basın toplantısında 47 kişinin Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser’in ilan ettiği sokağa çıkma yasağını ihlal ettikleri gerekçesiyle tutuklandığı; bunların da 26’sının Kongre’deki olaylarla bağlantılı olduğu belirtildi. 

 

Başkan Donald Trump’ın çağrısıyla Kongre önünde toplanan destekçilerin bariyerleri aşarak binanın içine girmesi ve ardından yaşanan şiddet olayları nedeniyle başkentte yerel saatle akşam saat 18.00’den itibaren sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. 

 

Diğerleri ise ruhsatsız ya da yasaklı ateşli silahları taşımaktan tutuklandı.

 

Contee buna ek olarak Cumhuriyetçi ve Demokrat Parti Ulusal Komitelerinin merkezlerinde iki bombanın bulunduğunu bildirdi. 

 

Polis şefi, Kongre binasında bir polis memuru tarafından vurularak öldürüldüğü belirtilen kadının kimliğini ise açıklamayı ailesine henüz haber verilmediği gerekçesiyle reddetti. 

 

Contee diğer 3 kişinin ise gösteriler sırasında başka sağlık sorunlarından dolayı hayatını kaybettiğini bildirdi.

 

Washington polisinden yapılan açıklamada, kadının yaşamını yitirdiği doğrulandı ancak başka ayrıntı verilmedi. Kadının kim tarafından vurulduğu hala belirsiz ancak bir görgü tanığı vurulma olayının güvenlik yetkililerinin protestoculara “geri çekilin” ikazı yaptığı sırada yaşandığını söyledi. 

 

Çarşamba günü Başkan Trump’ın destekçileri Kongre önündeki protesto gösterilerinde binanın içine kadar girmişti. Polisin Kongre’de kontrolu yeniden sağlaması saatler sürdü. Güvenlik birimleri binayı göstericilerden tamamen temizledikten sonra Kongre üyeleri Seçiciler Kurulu’nun 3 Kasım seçimlerinin sonucunu belirleyen oylarının onaylandığı oturuma kaldıkları yerden devam etti. 

 

Göstericiler olaylar sırasında güvenlik barikatlarını aştı, camları kırdı, binaya girebilmek için duvarlara tırmandı. Kongre koridorlarında dolaşan göstericiler polisle arbede yaşadı. 

 

Bazı göstericiler Kongre üyeleri içerideyken Temsilciler Meclisi salonuna müdahale etti. Kapılara vuran göstericiler seçim sonuçlarının onaylandığı oturumun sonlandırılmasını istedi. 

 

Güvenlik görevlileri Kongre üyelerinin güvenli bir yere geçmelerine yardım ederken salonun kapılarına koltukları ve masaları yığarak göstericilerin içeri girmesine engel olmaya çalıştı ve silahlarını göstericilere doğrulttu. 

 

Polis yaklaşık 3 saat boyunca göstericileri Kongre binası ve çevresinden uzaklaştırmaya çalıştı. Akşam 17.30’da binanın göstericilerden tamamen temizlendiği açıklandı. 

 

Kongre binasındaki karmaşa Başkan Donald Trump’ın Beyaz Saray yakınında toplanan binlerce göstericiye seslenmesinin ve onlara Kongre’ye giderek ‘‘öfkelerini göstermelerini’’ söylemesinin ardından yaşandı. 

 

Trump, göstericilere seçimle göreve getirdikleri yetkililere seçim sonuçlarını reddetmeleri için baskı yapmalarını istemişti.

 

https://www.amerikaninsesi.com/a/baskentteki-gosterilerde-4-kisi-hayatini-kaybetti/5728269.html



 

Kongre Seçim Sonucunu Onayladı


3 Kasım seçimlerinde Başkan Donald Trump’a karşı 232’ye 306 seçici delege oyu toplayan Demokrat Joe Biden’ın zaferi, 14 Aralık’ta Seçiciler Kurulu’nun onayından sonra Kongre’den de resmi onayı aldı. 

 

 

23:17 – 6.1.2021

 

Seçimlerde yenilgiyi kabul etmeyen Başkan Donald Trump’a desteklerini ortaya koymak için başkent Washington’a akın eden göstericiler, Kongre binası önündeki bariyerleri aştı. Polisle arbede sonrası Kongre merdivenlerine kadar çıktığı görülen protestoculardan bazıları Kongre binasının içine de girdi. 

 

Yaşananlar üzerine Kongre’de 3 Kasım seçimlerinin Demokrat Joe Biden’ın zaferiyle sonuçlanan Seçiciler Kurulu oylamasını onaylamak için yapılan sembolik Kongre oturumuna ara verildi. 

 

 

23:17 – 6.1.2021

 

Kongre binasına giriş çıkışlar kapatılırken, polisin Kongre binasının içinde Trump yanlısı protestoculara karşı göz yaşartıcı gaz kullanıldığı bildiriliyor. 

 

Reuters bir görgü tanığına dayanarak, bazı protestocuların Temsilciler Meclisi genel kurul salonuna girmeye çalıştığını, salonun kapılarına vurduğunu bildirdi. Kapının önünde silahların çekildiği haberleri de geliyor. 

 

Washington Belediye Başkanı protestolar sonrası kentte yerel saatle 18.00 sonrasında sokağa çıkma yasağı getirdi. 

 

Kongre polisinin Temsilciler Meclisi üyelerine koltuklarının altındaki gaz maskelerini takmaya hazır olmalarının söylendiği belirtiliyor.

 

 

23:30 – 6.1.2021

 

Trump tansiyonun yükselmesinin ardından Twitter'dan destekçilerine, "Kongre polisimizi ve güvenlik görevlilerini lütfen destekleyin. Onlar gerçek anlamda ülkemizin tarafındalar. Barışçı olun" mesajını verdi.

 

Bu arada Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Kongre üyelerinin, binadan tahliye edildiği bilgileri geliyor. 

 

Bazı Kongre üyeleri de protestoculara dağılmaları çağrısında bulunuyor. Cumhuriyetçi senatörler Tom Cotton ve Ron Johnson, Kongre'de yaşanan şiddet olaylarının kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, protestoculardan dağılmalarını istedi. 

 

Bu arada Reuters'a konuşan bir görgü tanığı, hala Temsilciler Meclisi salonunda ve Kongre'nin katlarında olan bazı üyelerin de Kongre'nin çalışma binalarına götürüldüğünü söyledi. 

 

Başkan Donald Trump, Washington’da eylem düzenleyen, aralarında aşırı sağcı grupların da olduğu binlerce destekçisine seslenerek, “pes etmeyeceğiz” mesajını vermişti. Çoğunun maske giymediği gözlenen eylemciler, 3 Kasım’da yapılan seçimlerin Demokrat Joe Biden’ın zaferiyle sonuçlanan Seçiciler Kurulu oylamasını onaylamak için yapılan sembolik Kongre oturumunu protesto ediyor. Protestocular Beyaz Saray önünde Trump’ın “Kongre’ye yürüyün” çağrısı yaptığı konuşmasının ardından Kongre’ye yürüdü ve ardından da tansiyon yükseldi. 

 

Seçim gününden bu yana zamanının çoğunu sonuçları tersine çevirmeye uğraşarak geçiren ve seçimlere hile karıştığını öne süren Trump, Beyaz Saray önündeki meydanda hazırlanan podyumda yaptığını konuşmada da seçimleri kazandığı iddiasını tekrarladı. 

 

“Amerika’yı Kurtar Yürüyüşü” adlı eylem için başkente akın eden destekçileri, konuşmasında kanıtsız komplo teorilerini yineleyen Trump’a coşkulu destek verdi. 

 

Dev hoparlörlerden Elton John ve Phil Collins gibi sanatçıların şarkılarının çalınmasından sonra podyuma çıkan Trump, “Asla pes etmeyeceğiz, yenilgiyi kabul etmeyeceğiz. Hırsızlık olduğu zaman yenilgiyi kabul etmezsiniz. Ülkemiz bu yaşananlardan bıktı ve artık daha fazla buna katlanmayacağız” dedi. 

 

 

23:26 – 6.1.2021

 

Trump'tan Kongre binasına giren destekçilerine çağrı 

 

ABD Başkanı Donald Trump, Kongre binasına destekçilerinin girmesinin ardından yaşanan gerginliğe ilişkin Twitter'dan açıklama yaptı. Trump, ''ABD Kongresi'ndeki herkesten barışçı olmalarını istiyorum. Şiddet yok. Bizim kanun ve nizam partisi olduğumuzu unutmayın. Yasaya uyun'' mesajını paylaştı. 

 

 

23:51 – 6.1.2021

 

Pence: "Kongre'deki şiddete derhal son verilmeli" 

 

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Kongre'de yaşanan şiddet ve yıkımın derhal son bulması çağrısında bulundu. 

 

Pence Twitter'dan paylaştığı mesajında, olaylara karışan herkesin güvenlik yetkililerine saygı göstermesi ve binayı hemen terk etmesi gerektiğini vurguladı. 

 

"Barışçı protesto her Amerikalı'nın hakkıdır ama Kongre binamıza yönelik bu saldırıya hoşgörü gösterilmeyecektir" diyen Pence, olaylara karışanların yasaların gerektirdiği şekilde yargılanacağının altını çizdi.

 

 

23:57 –6.1.2021

 

"Başkente Ulusal Muhafız birlikleri gönderiliyor" 

 

Associated Press haber ajansına göre, İç Güvenlik Bakanlığı Başkan Trump yanlılarının girdiği Kongre binasındaki olayların bastırılması için takviye federal görevli gönderiyor. 

 

Reuters haber ajansına göre, Virginia Valisi Ralph Northam başkent Washington'a belediye başkanının talebi üzerine Ulusal Muhafız birliklerinin ve 200 eyalet polisinin gönderildiğini açıkladı. Trump yanlısı göstericilerin Kongre binasına girmesiyle yaşanan gerilimde bir kişinin vurulduğu belirtiliyor. Vurulan kişinin durumuna ilişkin net bir bilgi henüz yok.

 

 

00:02

 

Schumer ve Pelosi'den Trump'a Çağrı 

 

Senato'daki Demokrat Lider Chuck Schumer ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Başkan Donald Trump'a tüm protestoculardan Kongre binasını terk etmelerini istemesi çağrısında bulundu. 

 

Schumer ve Pelosi yayınladıkları ortak açıklamada, "Başkan Trump'ı, tüm protestoculardan ABD Kongresi ve Kongre alanını derhal terk etmelerini talep etmeye çağırıyoruz" ifadesini kullandı.

 

 

00:06

 

Washington'daki Görüntülere Dünyadan İlk Tepkiler 

 

ABD Kongresi’ndeki görüntülere dünyadan ilk tepkiler Kanada, Almanya ve NATO’dan geldi. Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Washington’daki durumun kaygı verici olduğunu ve gelişmeleri yakından takip ettiğini söyledi. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, ‘‘Washington’dan gelen bu görüntüler Demokrasi düşmanlarını memnun edecek’’ dedi. 

 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise ‘‘Washington"dan gelen görüntüler şok edici. Demokratik bir seçimin sonuçlarına saygı göstermek gerekir" sözlerini kullandı.

 

AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, ‘‘Bu akşam dünyanın gözü önünde Amerikan demokrasisi kuşatma altında görünüyor. Bu ABD demokrasisine, kurumlarına ve yasaların üstünlüğüne karşı benzeri görülmemiş bir saldırı. Amerika bu değil. 3 Kasım seçimlerinin sonuçlarına tamamen saygı duyulmalı’’ mesajını verdi.

 

İngiltere Başbakanı Boris Johnson, ‘‘ABD Kongresi’nde utanç verici sahneler. ABD dünyada demokrasiyi temsil ediyor, şimdi iktidarın barış içinde ve usulüne uygun şekilde transferi ABD için hayati önem taşıyor’’ dedi.

 

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ise Washington’dan ve Kongre’den gelen haberleri kaygıyla izliyorum. Amerika’nın demokrasisinin gücüne güveniyorum. Joe Biden’ın yeni yönetimi bu gergin dönemi aşacak ve Amerikan halkını yeniden birleştirecek’’ mesajını iletti.

 

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise ‘‘ABD kurumlarının ve demokrasisinin gücüne inanıyorum. İktidarın barış içinde devri bunların merkezinde yer alıyor. Joe Biden seçimi kazandı. ABD’nin gelecek Başkan’ı olarak onunla çalışmak için sabırsızlanıyorum’’ dedi.

 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’da Twitter’dan yayınladığı videolu mesajında ABD demokrasisinin gücüne inandıklarını söyledi ve başkent Washington’da yaşananların Amerika’ya uygun olmadığını kaydetti. Washington’a Fransa’nın dostluğunu ve desteğini ileten Macron, ‘‘Biz demokrasiye inanıyoruz’’ dedi.

 

Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian, ‘‘Amerikan kurumlarına karşı şiddet içeren eylemler demokrasiye karşı ciddi bir saldırıdır. Bunları kınıyorum. Amerikan halkının iradesine ve oylarına saygı duyulmalı’’ diye yazdı.

 

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ise ‘‘ABD Kongresi demokrasinin mabedidir. Bu akşam Washington’daki görüntülere şahit olmak şok edici. ABD’nin iktidarın barış içinde Joe Biden’a transferini sağlayacağına güveniyoruz’’ sözlerini kullandı.

 

 

00:18

 

Biden: ''Demokrasimiz benzeri görülmemiş bir saldırı altında'' 

 

ABD'nin Seçilmiş Başkanı Joe Biden ABD Kongresi'ne Trump yanlılarının girmesinin ardından yaşanan olaylarla ilgili konuştu. ''ABD demokrasisi benzeri görülmemiş bir saldırı altında'' diyen Joe Biden, Başkan Donald Trump'ın televizyonda canlı yayına çıkarak Kongre binasındaki kuşatmaya son verilmesi çağrısında bulunmasını istedi.

 

 

00:51

 

Trump’tan Destekçilerine “Eve Dönün” Çağrısı 

 

Başkan Donald Trump,Twitter’tan videolu mesajla destekçilerine seslenerek, “eve dönün” çağrısında bulundu. Trump mesajında, 3 Kasım’daki başkanlık seçimlerine hile karıştığı iddialarını da yineledi. Trump mesajında destekçilerine hitaben şunları söyledi: “Üzüldüğünüzü biliyoruz. Bizden çalınan bir seçim süreci yaşadık. Büyük farkla kazanılan bir seçimdi. Bunu herkes biliyor, özellikle de diğer taraf. Ama şimdi eve gitmelisiniz. Barış, kanun ve nizam olmalı. Harika insanlarımıza, kanun ve nizama saygı göstermemiz gerekiyor. Kimsenin zarar görmesini istemiyoruz. Çok zor bir zamandan geçiyoruz. Böyle bir şeyin olduğu, hepimizden, benden, sizden, ülkemizin elinden bunu alabildikleri bir durum daha önce hiç görülmemişti. Bu hileli bir seçimdi. Ama bu insanların işine gelecek şeyler yapmamalıyız. Barış olmalı. O nedenle eve gidin. Sizi seviyoruz. Çok özelsiniz. Neler olduğuna, çok kötü ve çok şeytani olan diğerlerinin nasıl muamele gördüğüne tanık oluyorsunuz. Neler hissettiğinizi biliyorum ama eve gidin, barış içinde eve gidin."

 

 

01:11

 

ABD Savunma Bakanı: "Washington'daki Ulusal Muhafız Birliği'ni Tamamen Devreye Soktuk" 

 

ABD Savunma Bakan Vekili Chris Miller, federal ve yerel güvenlik yetkililerine yardımcı olmaları için başkent Washington'daki Ulusal Muhafız Birliği’ni tamamen devreye soktuklarını açıkladı. 

 

Miller yaptığı açıklamada, "Genelkurmay Başkanı Mark Milley’le beraber Kongre’deki durumla ilgili olarak, Başkan Yardımcısı Mike Pence, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Senato Cumhuriyetçi Lideri Mitch McConnell, Senato Demokrat Lideri Chuck Schumer ve Temsilciler Meclisi üyesi Steny Hoyer’le az önce ayrı ayrı görüşmeler yaptık. Durumla barışçı şekilde başa çıkmaya çalışan federal ve yerel güvenlik yetkililerine yardımcı olmaları için D.C. Ulusal Muhafız Birliği’ni tamamen aktif hale getirdik” dedi. 

 

Miller, yerel yetkililerce gerekli ve uygun görüldüğü takdirde ek destek sağlamaya da hazır olduklarını vurguladı. 

 

Bu arada Amerikan medyasında yer alan haberlere göre, Washington'daki Ulusal Muhafız Birliği'nin devreye sokulması talimatını Başkan Trump değil, Başkan Yardımcısı Mike Pence verdi.

 

 

01:49 

 

Amerikalı Yetkililer: "Kongre Binası Şu Anda Tamamen Güvende" 

 

Amerikalı yetkililer, Başkan Donald Trump yanlısı protestocuların işgaline uğrayan ABD Kongre binasında şu anda güvenliğin tamamen sağlanmış durumda olduğunu açıkladı. Temsilciler Meclisi Güvenlik Müdürü Paul Irving, işgal sırasında binadan tahliye edilen milletvekillerine yaptığı açıklamada, binanın şu anda tamamen güvende olduğunu söyledi.

 

 

02:01

 

Başkent Washington ve Çevresinde Sokağa Çıkma Yasağı Başladı 

 

Başkan Trump'a destek gösterisi düzenleyen protestocuların Kongre binasına girmesiyle başlayan olaylar üzerine ilan edilen sokağa çıkma yasağı akşam 6.00’dan itibaren yürürlüğe girdi. Sokağa çıkma yasağının ilk dakikalarında protestocular Kongre ve Beyaz Saray çevresini boşaltmış değil. 

 

Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser’ın duyurduğu "sokağa çıkma" yasağı yarın sabah 06.00’ya (TSİ 14.00) kadar sürecek. Başkent Washington’ın yanı başında Virginia eyaletine bağlı Arlington ve Alexandria’da da sokağa çıkma yasağı uygulanacak. Açıklama Virginia Valisi Ralph Northam’dan geldi.

 

 

02:27

 

Olaylar sırasında vurulan kadın hayatını kaybetti 

 

Associated Press haber ajansına konuşan iki yetkili, Trump yanlılarının başkent Washington'da Kongre binasını işgal ettiği olaylar sırasında vurulan kadının hayatını kaybettiğini açıkladı. Yetkililer kadının nasıl ve kim tarafından vurulduğuna ilişkin ayrıntı vermedi. Olayla ilgili soruşturmayı Metropolitan Polis Departmanı yürütüyor.

 

 

02:49

 

ABD İş Dünyası: “Trump’i Hemen Görevden Alın” 

 

14.000 farklı firmayı temsil eden Ulusal İmalatçılar Birliği, Başkan Donald Trump’ın 20 Ocak günkü devir teslim törenini beklemeden görevden uzaklaştırılmasını istedi. 

 

ABD’nin Exxon Mobil, Pfizer, Toyota gibi önde gelen şirketlerinin yer aldığı ve 14.000 farklı firmayı temsil eden Ulusal İmalatçılar Birliği, Başkan Donald Trump’ın 20 Ocak günkü devir teslim törenini beklemeden görevden uzaklaştırılmasını istedi. 

 

Trump’ın destekçilerinin ABD Kongre binasını işgal etmesinin ardından kurumun başkanı Jay Timmons tarafından yapılan açıklamada Trump’ın iktidarını korumak için şiddeti teşvik ettiğine dikkat çekildi. Trump’a destek veren Kongre üyelerinin de anayasaya bağlılık yeminlerini ihlal etmiş oldukları ve anarşiyi demokrasiye tercih ettikleri kaydedildi. Açıklamada ‘‘Kongre binasından tahliye edilen Başkan Yardımcısı Mike Pence, Kabine ile birlikte çalışarak Anayasa’nın 25’inci Ek Maddesini yürürlüğe koymayı ciddi şekilde düşünmeli’’ denildi. 

 

Anayasa’nın 25’inci Ek Maddesi, başkanın görevini yerine getiremeyeceği durumlarda görevi kısa süreliğine başkan yardımcısının devralmasını öngörüyor. Trump’ın 3 Kasım seçimlerinin galibi Joe Biden’dan görevi devralana kadar iktidarda 14 günü daha var. 

 

 

03:03

 

Kongre'deki Cumhuriyetçiler’den Trump’a Eleştiri 

 

ABD Kongresi’nde aralarında Başkan Donald Trump’a yakın isimlerin de olduğu bazı Cumhuriyetçiler Kongre’de yaşanan olaylarda Trump’ı eleştiren açıklamalar yaptı. 

 

Temsilciler Meclisi’nde Başkan Trump’ı destekleyen Cumhuriyetçi üyelerden Mike Gallagher, protestocuların Kongre binasının camlarını kırdığı sırada Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Şu anda ABD Kongresi’nde tam bir muz cumhuriyetçi saçmalığına tanık oluyoruz. Donald Trump, bunun bitirilmesi için çağrıda bulunmalısınız” diye yazdı. 

 

Kongre’deki oylamaların tamamına yakınında Trump’tan yana oy kullanan diğer bir Temsilciler Meclisi üyesi James French Hill de CNBC kanalına yaptığı açıklamada, “Gerginlikte Başkanın da sorumluluğu var” ifadesini kullandı. 

 

Trump’ın yine en yakın destekçilerinden Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham de Twitter mesajında, “Seçilmiş Başkan Biden’ın ulusa hitabında söylediklerine tamamen katılıyorum” dedi ancak Trump’ın adını anmadı. 

 

Trump’ı en çok eleştiren Cumhuriyetçi senatörlerden Mitt Romney ise, “Bugün burada olanlar, ABD Başkanı tarafından teşvik edilen bir isyandı. Meşru, demokratik bir seçimin sonuçlarına itiraz ederek onun bu tehlikeli oyununu desteklemeye devam edenler, demokrasimize karşı eşi görülmemiş bir saldırıda suç ortakları olarak daima hatırlanacaklar” dedi.

 

 

03:04

 

Eski Başkan Bush’tan tepki: “Ancak muz cumhuriyetinde olur” 

 

ABD’nin eski Cumhuriyetçi başkanlarından George W. Bush, Trump yanlılarının işgal ettiği ABD Kongresi’nde yaşanan olayları kınadı. Seçimden bu yana bazı siyasi liderlerin pervasız davranışlarından dehşete düştüğünü belirten Bush, “seçim sonuçlarına bu şekilde karşı çıkmak demokratik cumhuriyetimizde değil; ancak muz cumhuriyetlerinde olur” dedi. 

 

Eşi Laura Bush ile birlikte yaşanan olayları dehşete düşmüş bir şekilde takip ettiklerini belirten eski Bush yaşananları ‘’başkaldırı’’ olarak niteledi. 

 

ABD’nin eski Cumhuriyetçi başkanı Bush, “Kongre binasına yönelik şiddet dolu saldırı ve anayasa uyarınca Kongre’nin düzenlediği oturumun kesintiye uğratılması, tutkuları yanlışlar ve sahte umutlarla ateşlenmiş kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir. Başkaldırı, ulusumuz ve itibarımıza ciddi zarar verebilir. ABD’de hukukun üstünlüğünün desteklenmesi her vatansever vatandaşın sorumluluğudur. Seçim sonuçlarından hayal kırıklığına uğrayanlara sesleniyorum: Ülkemiz bugünün siyasi gelişmelerinden çok daha önemlidir. Halk tarafından seçilen yetkililerin görevlerini yerine getirmesine ve seslerimizi barış ve güvenlik içinde temsil etmelerine izin verilmelidir’’ ifadelerini kullandı.

 

 

03:44

 

Polis: “Kongre’de Vurulan Kadın Hayatını Kaybetti” 

 

ABD Kongresi’nin Başkan Donald Trump’ın destekçileri tarafından işgal edilmesi sırasında vurulan kadının hayatını kaybettiği bildirildi. Washington polisinden yapılan açıklamada, kadının yaşamını yitirdiği doğrulandı ancak başka ayrıntı verilmedi. Kadının kim tarafından vurulduğu hala belirsiz ancak bir görgü tanığı vurulma olayının güvenlik yetkililerinin protestoculara “geri çekilin” ikazı yaptığı sırada yaşandığını söyledi.

 

 

04:18

 

Trump’a Facebook YouTube ve Twitter’dan Paylaşım Engeli 

 

Twitter Başkan Donald Trump’ın hesabına 12 saatliğine paylaşım engeli getirdi. Twitter, başkent Washington’da süren şiddet olayları ile ilgili @realDonaldTrump hesabından gönderilen üç mesajın kaldırılmamasını gerekçe gösterdi. Bu ABD Başkanı’nın sıklıkla kullandığı sosyal medya platformunda kendi resmi hesabına getirilen en sert yasak. 

 

Twitter’ın yanı sıra Facebook ve Youtube da Trump’ın paylaştığı 62 saniyelik videolarını kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle kaldırdığını açıkladı. Söz konusu videoda Trump seçimlerin”çalındığına” ilişkin kanıtsız iddialarını sürdürüyordu. 

 

Facebook ise önce Trump videosundaki iddialara ilişkin ABD’de seçimlerin bütünlüğünün yasalar, kuruluş ve kurumlar tarafından sağlandığı uyarısı koydu ancak daha sonra videoyu kaldırdı. 

 

Twitter'ın resmi hesabından yapılan açıklamada, ‘’Washington D.C.’de süregelen eşi benzeri görülmemiş şiddet olaylarının sonucu olarak, @realDonaldTrump hesabından gönderilen üç mesajın, Twitter’ın toplumsal bütünlük politikasının ağır ve sürekli ihlali olması nedeniyle kaldırılmasını talep ettik Bu mesajların kaldırılması sonrasında @realDonaldTrump hesabı 12 saat kilitli kalacak. Bu mesajlar silinmezse, kilit de kaldırılmayacak’’ denildi. 

 

Twitter, toplumsal bütünlük politikası dahil kurallarına uyulmaması durumunda, Başkan Trump’ın hesabının kalıcı olarak askıya alınacağını bildirdi.

 

 

05:03

 

Obama: “Kongre'deki Şiddeti Trump Kışkırttı” 

 

Eski ABD Başkanı Barack Obama, ABD Kongre binasını işgal eden göstericilerin Başkan Donald Trump tarafından kışkırtıldığını söyledi. Barack Obama, Twitter hesabından paylaştığı yazılı açıklamasında, ‘’ Tarih, meşru bir seçimin sonuçları hakkında asılsız yalanlar söylemeyi sürdüren bir başkanın kışkırtmasıyla Kongre Binası'nda yaşanan şiddeti haklı olarak, milletimiz için büyük bir onursuzluk ve utanç anı olarak hatırlayacaktır’’ dedi. 

 

 

05:25

 

Oturumun Başlamasının Ardından Kongre Liderlerinden Açıklamalar 

 

Başkan Yardımcısı Mike Pence Kongre’de Trump destekçilerinin binaya girmesi nedeniyle yarım kalan ve seçilmiş başkan Joe Biden’ın başkanlığının onaylanacağı oturumu yeniden başlattı. 

 

Pence, “Bugün ABD Kongresi’nin karanlık bir günüydü. Ancak başkent polisinin, federal, eyalet ve yerel güvenlik birimlerinin yoğun çabası sayesinde şiddet bertaraf edildi. Kongre güvenlik altına alındı. Burada yaşanan şiddeti en güçlü şekilde kınıyoruz. Bu kutsal koridorlarda yaşanan can kaybının da Kongre’yi savunurken yaralananların da yasını tutuyoruz. Bugün başkentimizi savunduk. Bu tarihi mekanı korumak için görev yerlerinden ayrılmayan kadın ve erkeklere her zaman minnettar kalacağız. Bugün başkenti kaosa sürükleyenler, siz kazanmadınız. Şiddet asla kazanmaz. Özgürlük kazanır. Burası hala halkın meclisi. Burada yeniden toplandığımız sırada dünya demokrasimizin direncine ve gücüne bir kez daha tanık olacak” dedi. 

 

Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell ise “2020 seçimlerinin kazananını onaylayacağız” dedi ve Trump destekçilerinin eylemini “başarısız bir başkaldırı” olarak değerlendirdi. Pence gibi Cumhuriyetçi Partili olan McConnell, “Suç içeren davranışlar hiçbir zaman Kongre’ye hakim olamaz” dedi. 

 

“Çeteler, haydutlar ve tehditler bizi bu salondan uzak tutamaz” diyen McConnell, ABD halkının ve Senatosu’nun sindirilemeyeceğini söyledi. 

 

McConnell, “Bu akşamüstü Kongre Amerikan halkının iradesini onurlandırma ve Seçiciler Kurulu oylarını sayma sürecine başladı. Bu kutsal görevi iki yüzyıldan uzun süredir her dört yılda bir yerine getirdik. Ülkemiz savaşta da olsa barışta da demokrasimizin saati devam eden silahlı başkaldırı ve iç savaş döneminde bile hep çalıştı. ABD ve Amerikan Kongresi bugün gördüğümüz sorunlu kalabalıktan çok daha büyük tehditlerle yüzleşti. Bugüne kadar bizi engelleyemediler, bundan sonra da engelleyemeyecekler” diye konuştu. 

 

Senato’daki Demokratların lideri Chuck Schumer ise kendisine sadık bir çetenin Kongre’yi yağmalamasında Başkan Donald Trump’ın büyük sorumluluğu olduğunu kaydetti. Schumer 6 Ocak 2021 tarihinin demokrasi üzerinde bir leke olarak kalacağını belirtti. Schumer, gün içinde yaşananları, eski başkanlardan Franklin Roosevelt’in İkinci Dünya Savaşı başlangıcında Japonların Pearl Harbor limanını bombalamasının ardından yaptığı konuşmaya atıfta bulunarak “onursuzluk günü” olarak tanımladı. Olayların kendiliğinden gelişmediğini belirten Schumer, “Başkan’ın desteklediği komplo teorileri, bu çeteleri motive etti, onları başkente getirdi” diye konuştu. Schumer, göstericilerin yasaların gerektirdiği en sert cezalara çarptırılması gerektiğini kaydetti.

 

 

05:30

 

New York’tan Bin Ulusal Muhafız Washington’a Gönderiliyor 

 

New York Valisi Andrew Cuomo, ABD Ulusal Muhafızları’ndan gelen talep üzerine, eyalette görev yapan bin ulusal muhafızı, başkent Washington’a göndereceğini açıkladı. Vali Cuomo yaptığı açıklamada, “New York, Amerikan halkının iradesi ve demokrasinin güvenli, kararlı bir şekilde yerine getirip sürdürmesi için yardım etmeye her zaman hazırdır. Başkente göndereceğimiz ulusal muhafızlarımız eyalette salgına karşı sürdüğümüz mücadeleyi etkilemeyecektir" dedi.

 

 

06:59

 

Kongre İşgali Sonrası Beyaz Saray'dan İstifalar 

 

Kongre’de yaşanan işgalin ardından First Lady Melania Trump’ın iki üst düzey yardımcısı istifa etti. Reuters haber ajansı konuya yakın kaynaklara dayandırdığı haberinde bunlara yeni isimlerin de eklenebileceğini belirtti. 

 

İstifa edenlerden biri First Lady’nin genel sekreteri Stephanie Grisham. Grisham yaptığı açıklamada “Beyaz Saray’dan ülkeye hizmet etmek benim için büyük bir onurdu. Bayan Trump’ın ekibinde yer alarak farklı yerlerdeki çocuklara yardım edebilmekten ve yönetimin diğer başarılarından çok gurur duyuyorum” sözlerini kullandı. 

 

First Lady’nin genel sekreteri olmadan önce bir yıl kadar Beyaz Saray’ın basın sözcülüğü görevini yürüten Grisham, istifasının nedeninin Kongre’de yaşanan şiddet olayları olup olmadığını ise açıklamadı. 

 

Reuters haber ajansına konuşan kaynaklar istifa edenler içinde Beyaz Saray’ın sosyal faaliyetlerden sorumlu yetkilisi Anna Cristina “Rickie” Niceta ve Beyaz Saray Basın Sözcüsü Yardımcısı Sarah Matthews’un da olduğunu bildirdi. 

 

 

07:39

 

Olaylarda 4 kişi öldü, 52 kişi gözaltına alındı 

 

Trump yanlılarının işgal ettiği ABD Kongresi’nde yaşanan olaylarda toplam 4 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Başkent Washington polisinin yaptığı açıklamaya göre, olaylar sırasında biri polis tarafından vurulan bir kadın olmak üzere toplam 4 kişinin hayatını kaybettiği açıklandı. Polis olaylarda 52 kişinin de gözaltına alındığını belirtti.

 

 

08:20

 

Arizona Seçim Sonuçlarına Yapılan İtiraz Reddedildi, Pennsylvania Sonuçlarına İtiraz Değerlendiriliyor 

 

Temsilciler Meclisi, Başkan Donald Trump’a sadık Kongre üyeleri tarafından Arizona eyaletinde Joe Biden’ın zaferine yapılan itirazı reddetti. 

 

Demokratlar’ın kontrolundaki Temsilciler Meclisi 121’e karşı 303 oyla itirazı reddetti. Daha önce Cumhuriyetçiler’in kontrolundaki Senato’da yapılan oylamada da itiraz reddedilmişti. 

 

Seçiciler Kurulu kararlarına itiraz için bir senatörün desteğinde Temsilciler Meclisi üyelerinin yazılı dilekçe vermesi gerekiyor. Gün içinde Kongre işgali sırasında yaşanan olaylar yüzünden birçok senatör ve Kongre üyesi itirazlarını geri çekmeye karar verdi. Ancak alfabetik giden sayım sırasında tek bir senatör, Missouri eyaletinden Cumhuriyetçi senatör Pennsylvania eyaletindeki itirazını çekmemeye karar verdi. Bundan dolayı bu eyalette Joe Biden lehine tamamlanan sonucu Kongre’nin iki kanadı yeni bir oylamayla onaylayacak ya da reddedecek. 

 

Kararın ardından Kongre’nin iki kanadı da ayri ayrı oturum yapmak uzere genel kuruldan ayrıldı. Uzmanlar itirazlara rağmen kararların sonucu değiştirmesini beklemiyor.

 

 

08:48 

 

FBI Şiddet Olaylarına Karışanları Tespit Etmek İçin Yardım İstedi 

 

Federal Soruşturma Dairesi'nin (FBI) Washington bürosu, Twitter paylaştıkları mesajla Kongre'deki şiddet olaylarına karışanları tespit etmek için halktan yardım istedi. FBI her türlü ihbar ve görselin değerlendirmeye alınacağı bildirildi.

 

 

08:49

 

Senato Pennsylvania Sonuçlarına İtirazı Reddetti 

 

Senato, Pennsylvania eyaletinde Joe Biden'ın zaferine yapılan itirazı reddetti. 

 

3 Kasım’da yapılan seçimlerde eyaletlerin Seçiciler Kurulu üyelerinin oylarının sayıldığı Kongre'nin iki kanadının ortak oturumunda Pennsylvania'dan gelen sonuçlara bazı Cumhuriyetçiler tarafından itiraz edilmişti. İtiraz hem Temsilciler Meclisi hem de Senato'dan en az bir üyenin desteğini alması nedeniyle geçerli sayılmıştı. 

 

Bunun üzerine Seçiciler Kurulu oylarının sayıldığı ortak oturuma ara verildi ve her iki kanatta itirazın tartışmak üzere en az iki saat sürecek ayrı oturumlar başladı.

 

Senato'daki itiraz oturumunda hiçbir senatörün söz almaması üzerine doğrudan oylamaya geçildi ve itiraz 7'ye karşı 92 oyla reddedildi. 

 

Bu arada Senato Cumhuriyetçi Çoğunluk Lideri Mitch McConnell, eyaletlerden gelen sonuçlara bugün başka bir itirazın olmasını beklemediğini söyledi. 

 

Pennsylvania'dan önce de Arizona için itiraz mekanizması her iki kanattan en az bir üyenin desteğini alması üzerine devreye sokulmuştu. İtiraz, oturumların ardından yapılan oylamada reddedilmişti.

 

 

11:17

 

Temsilciler Meclisi de Pennsylvania Sonuçlarına İtirazı Reddetti 

 

Pennsylvania eyaletinde Joe Biden'ın zaferine yapılan itiraz Senato’nun ardından Temsilciler Meclisi’nde de reddedildi. 

 

İki saat süren tartışma oturumunun ardından yapılan oylamada 282 üye itirazın aleyhine oy kullanırken, itirazı destekleyen üye sayısı138’da kaldı. 

 

Senato da daha önce yaptığı oylamada 7’ye karşı 92 oyla Pennsylvania sonuçlarına itirazı reddetmişti. 

 

Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, oylamanın sonuçlanmasının ardından, Seçiciler Kurulu oylarının sayıldığı Kongre'nin iki kanadının ortak oturumunun tekrar başlayacağını açıkladı.

 

 

11:45

 

Kongre Seçim Sonucunu Onayladı 

 

ABD Kongresi 3 Kasım’da yapılan seçimlerin Seçiciler Kurulu sonucunu onayladı. Böylece Başkan Donald Trump’a karşı 232’ye 306 delege oyu toplayan Demokrat Joe Biden’ın zaferi, 14 Aralık’ta Seçiciler Kurulu’nun onayının ardından Kongre’den de resmi onayı almış oldu. 

 

Başkan Yardımcısı Mike Pence’in başkanlık ettiği Temsilciler Meclisi ve Senato’nun ortak oturumunda her bir eyaletten seçici delegelerin oyları alfabetik sırayla sayıldı. 

 

Sayım sırasında Pennsylvania ve Arizona eyaletlerinden gelen sonuçlara Kongre’nin her iki kanadından bazı Cumhuriyetçiler itiraz etti. İtiraz iki kanattan en az birer üyenin desteğini aldığı için geçerli sayıldı ve bunun üzerine ortak oturuma ara verilerek hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’da bu itirazlar tartışıldı. İki itiraz girişimi de yapılan oylamalarda reddedildi. 

 

Bu iki eyaletten başka eyaletlere itiraz gelmemesi üzerine, seçici delegelerin oylarının sayımı sonucunda Biden’ın zaferi tasdik edildi. Sonucu oturuma başkanlık eden Mike Pence açıkladı. Pence, Joe Biden ve Kamala Harris'in ABD Başkanı ve Başkan Yardımcısı seçilmek için gereken delege oyuna ulaştığını ve 20 Ocak'ta görevlerine resmen başlayacaklarını belirtti. 

 

Aslında ABD başkanlık seçimlerinin sonuçlarını belirleyen delege oylarının Kongre ortak oturumunda sayılması genellikle rutin, törensel bir süreç. Ancak Başkan Donald Trump'ın Demokrat Joe Biden'ın zaferine meydan okuyan girişimleri nedeniyle bu seçimlerdeki oylama öncekilerden çok farklı bir ortamda yapıldı. Seçimlere hile karıştığını iddia eden Başkan Trump’ı desteklemek için başkente gelen binlerce gösterici Kongre binasına yürüdü. Göstericilerden bazıları Kongre’deki barikatları aşarak genel kurul salonuna kadar girdi, silahların ateşlendiği haberleri geldi. Gerilimin artması üzerine Kongre’deki oturuma ara verildi ve Kongre üyeleri tahliye edildi. 

 

Washington’da Kongre binası önünde ve içindeki olaylarda toplam 4 kişi hayatını kaybetti, 52 kişi de tutuklandı. 

 

Binada güvenliğin tekrar sağlandığının açıklanması üzerine saatler sonra ortak oturum kaldığı yerden devam etti. 

 

 

12:18

 

Trump: “20 Ocak’ta Düzenli Bir Geçiş Süreci Olacak” 

 

Başkan Donald Trump, Kongre’nin Seçiciler Kurulu sonucunda 3 Kasım seçimlerini Demokrat Joe Biden’ın kazandığını resmen onaylamasının ardından bir açıklama yayınlayarak, 20 Ocak’ta iktidarın düzenli şekilde devir-tesliminin olacağını belirtti. 

 

Twitter hesabına geçici süreyle paylaşım engeli getirilen Trump açıklamasını, sosyal medya direktörü Dan Scavino’nun Twitter hesabı üzerinden yaptı. Açıklamasında Trump, “Seçimlerin sonucuna tamamen katılmasam da ve gerçekler de beni doğrulasa da, yine de 20 Ocak’ta düzenli bir geçiş süreci olacak” dedi. 

 

Trump, “Sadece yasal oyların sayılmasını sağlamak için mücadelemizi sürdüreceğimizi her zaman söyledim. Bu, başkanlık tarihinin en harika ilk döneminin sonu olsa da, Amerika’yı Tekrar Güçlü Yapmak için verdiğimiz mücadelenin sadece bir başlangıcı” ifadesini kullandı.

 

https://www.amerikaninsesi.com/a/abd-amerika-kongre-binası-canli-blog-abd-secimleri-washington/5727446.html

 

 

 

 

 

 

https://sinifsiztoplumplatformu.blogspot.com

https://cahit-celik.blogspot.com