5 soruda Fırat'ın doğusunda yapılacağı açıklanan operasyon
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında dün akşam yapılan telefon görüşmesinin ardından Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yönelik olası operasyonunun da kısa süre içerisinde başlaması bekleniyor.
Görüşmede, ABD askerlerinin Fırat Nehri'nin doğusunda kalan kısımdan çekilmesi ve burada tutulan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının sorumluluğunun da Türkiye'ye verilmesi öngörülüyor.
Türkiye, son dönemlerde yaptığı sınıra askeri yığınak çalışmalarına ise bugün itibarıyla hız verdi. Erdoğan bugün yaptığı konuşmada, ABD askerlerinin çekilmeye başladığını söyledi.
Reuters haber ajansına konuşan üst düzey bir Türk yetkili de Türkiye'nin büyük olasılıkla operasyon bölgesindeki ABD askerleri çekilene kadar bekleyeceğini belirtti.
Türkiye'nin düzenleyeceği operasyonun ayrıntıları ise henüz bilinmiyor.
Türkiye'nin operasyon düzenlemek istediği bölge kimin kontrolünde?
Türkiye'nin operasyon düzenlemek istediği bölge, Suriye'nin kuzeyinde, Fırat Nehri'nin doğusunda kalan bölgeyi kapsıyor.
Bu bölge, Kürt güçlerin kontrolü altında bulunuyor. Bölgenin yönetim farklı özerk bölgeler arasındaki koordinasyonu sağlamak adına kurulan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ne bağlı.
Askeri olarak ise Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol ediliyor. SDG'nin ana gövdesini Kürtlerin kurduğu Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) silahlı kanadı Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) oluşturuyor.
SDG, başta ABD olmak üzere Batı'nın IŞİD'e karşı sahadaki en önemli müttefiki konumunda bulunmasına karşın Türkiye tarafından PYD ve YPG ile birlikte PKK'nın uzantısı ve "terör örgütü" olarak nitelendiriliyor.
Türkiye'nin operasyon düzenlemek istediği alan aynı zamanda, Suriye'deki iç savaşın henüz ilk yıllarında Kürtler tarafından özerklik ilan edilen bölgeyi de içeriyor.
Fırat'ın doğusunda kalan bu bölgede Suriye ordusu ile Kürt güçler arasında çatışma yaşanmadı. Suriye ordusu iç savaşın henüz başlarında kendi isteğiyle buralardan çekilerek, yönetime Kürtlere bıraktı.
Daha sonra ise bu bölgede yaşanan çatışmalar ağırlıklı olarak Kürt güçler ile radikal İslamcı gruplar arasında oldu.
Bölgenin bir bölümü, bir dönem IŞİD'in kontrolüne geçti. Ancak ABD'nin önderliğindeki IŞİD ile mücadele koalisyonunun desteğiyle özellikle 2014'ten sonra yürütülen operasyonlarla tekrar Kürt grupların kontrolü altına girdi.
Türkiye de Ağustos 2016'da başladığı Fırat Kalkanı operasyonuyla, sınırın Suriye tarafında, Cerablus ile Azez arasındaki hatta IŞİD'in kontrolüne son vererek, buraya asker ve kendisine bağlı Özgür Suriye Ordusu'nun güçlerini yerleştirdi.
Türkiye'nin Ocak 2018'de düzenlediği Zeytin Dalı Harekâtı ile Afrin'i de almasının ardından sınırın İdlib'e kadar olan kesimini kontrolü altına almış oldu.
Böylece, Fırat Nehri, Türkiye ile Kürt güçler arasında doğal bir sınır oluşturmaya başladı.
Türkiye neden operasyon düzenlemek istiyor?
Türkiye, bugüne kadar Suriye'ye yönelik iki sınır ötesi kapsamlı operasyon düzenledi.
Türkiye, Ağustos 2016'daki Fırat Kalkanı Operasyonu ve Ocak 2018'deki Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili yaptığı açıklamalarda, sınırın Suriye tarafından IŞİD ve SDG'nin düzenlediği saldırılara maruz kaldığını ve bu nedenle de amacının "terör tehdidini" azaltarak, güvenliğini artırmak olduğunu söylüyordu.
Türkiye, ayrıca, bu bölgelere, kendi topraklarında yaşayan Suriyelilerin yerleştirileceğini de belirtiyordu.
Fırat'ın doğusuna yönelik olası operasyon için de benzer amaçlar dile getiriliyor. Türkiye, uzun zamandır sınırın Suriye tarafından 25-30 kilometre içeride bir güvenli bölge kurulması ve kendisine yönelik tehditlerin azalmasının yanı sıra buraya mültecilerin yerleştirilmesi gerektiğini söylüyordu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, attığı Twitter mesajlarında, operasyonun Suriye'nin toprak bütünlüğü içerisinde iki amacı olduğunu belirterek, "Terör unsurlarını temizleyerek sınırlarımızı güvence altına almak ve mültecilerin güvenli bir şekilde dönüşünü sağlamak" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, Suriye'nin kuzeyinde, 910 kilometrelik sınır hattı boyunca, 30 kilometre derinlikteki güvenli bölgede konutlar inşa edilmesi ve böylece şu anda çadırkentler ile kamplarda yaşayan Suriyelilere "insanca yaşama imkanı" sağlanacağını söyledi.
Erdoğan, Eylül ayı başında yaptığı bir açıklamada, "250 metrekarelik, yerel mimarisiyle konutlar yapsak. 300 metrekare de olabilir. Bir de çevresinde şöyle bir ufak, 100-150 metrekare bahçesi olsa, onu da ekip biçse. Bu insanlar hiç olmazsa, hazır balık değil, balık tutmayı da orada öğrenmiş olur. Bunu yapalım" diye konuştu.
Temmuz ayında açıklanan verilere göre, Türkiye'de kayıtlı olarak 3,6 milyon Suriyeli yaşıyor. Yine Temmuz ayında yapılan açıklamalara göre, bugüne kadar ülkesine temelli geri dönüş yapan Suriyeli sayısı da 337 binin üzerinde.
Türkiye, Fırat'ın doğusunda kurulacak olan güvenli bölgeye 2 milyon Suriyelinin yerleştirilebileceğini savunuyor.
Bölgenin Kürtler açısından önemi nedir?
Fırat'ın doğusunu oluşturan bölge, Suriyeli Kürtler açısından büyük önem taşıyor.
Suriyeli Kürtler, 2012 yılında özerklik ilan etti. 2018 yılında da Rojava olarak bilinen bölgede Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi kuruldu.
Kürtlerin ilan ettiği bu özerk yönetimin kapsadığı alanlar içerisinde Afrin, Fırat, Cezire, Menbic, Rakka, Tabka ve Deyrizzor yer alıyor ve bunların önemli bir bölümü Fırat Nehri'nin doğusunda bulunuyor.
Bu bölgelerden Afrin'i Türkiye, halihazırda kendisine bağlı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) güçleri ile birlikte kontrol altında tutuyor.
Bu nedenle, Türkiye'nin olası operasyonu, Kürtlerin ilan etmiş olduğu bu özerk yönetim bölgelerinin önemli bir kısmını doğrudan etkilemesi bekleniyor.
Özellikle etkilenecek yerler Fırat bölgesi içinde yer alan Kobani ve Tel Abyad, Cezire kantonu içindeki Haseke, Serekaniye ile Türkiye'nin Irak sınırına doğru ilerlemesi halinde Kamışlı ve Derik bölgeleri olarak sıralanıyor.
Suriye Demokratik Güçleri (SDG)# sabah saatlerinde yaptığı açıklamada, Türkiye'nin olası operasyonunun bölge için olumsuz sonuçları da beraberinde getireceğini ve topraklarını "ne pahasına olursa olsun savunacaklarını" söyledi.
SDG'nin açıklamasında, ABD'nin geri çekilmesinin ve kurulan güvenlik mekanizmasının çökmesinin ilk sonucunun da, "Rusya'nın desteklediği Suriye rejim güçlerinin Menbic şehrine doğru askeri hareket düzenlemesi" olacağı belirtildi.
ABD'nin tutumu nasıl değişti?
ABD, Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna operasyon konusunu gündeme getirmesinden bu yana böyle bir harekata sıcak bakmadığı biliniyor.
Özellikle ABD Savunma Bakanlığı'ndan (Pentagon) bugüne kadar yapılan açıklamalarda, Türkiye'nin tek başına hareket etmesinin çok ciddi sonuçlar doğuracağı uyarısı yapıldı.
Yaz ayları boyunca Türkiye ile ABD arasında konuyla ilgili çok sayıda görüşme gerçekleştirildi.
Yapılan görüşmelerde, güvenli bölgenin derinliği, güvenli bölgenin kontrolünün kimde olacağı ve bu bölgelerden Kürt güçlerinin çıkartılması, üzerinde uzlaşma sağlanamayan üç konuyu oluşturuyordu.
O dönemde ABD'li yetkililer, önceliklerinin Türkiye ile SDG arasında çatışmanın engellenmesi olduğunu söylüyordu.
Görüşmelerin sonunda Ağustos ayında "güvenli bölgenin" oluşturulmasına yönelik olarak bir ortak güvenlik mekanizması geliştirildi.
Bu mekanizma kapsamında, Türkiye ile ABD, Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin kontrolü altında olan bölgede orta devriye uçuşları yapmaya başladı.
SDG de buradaki bazı noktalardan geri çekilerek, güneye doğru indi. Ayrıca, sınırda yer alan Tel Abyad ve Serekaniye'deki ağır silahlarını da geri çekti.
ABD'nin IŞİD ile mücadele kapsamında Suriye'de 2 bin civarında askeri bulunuyor.
Bu askerlerin önemli bir bölümü, ABD'nin IŞİD'e karşı sahadaki en önemli askeri müttefiki olan SDG'nin kontrolü altında olan bölgelerde yer alıyor.
ABD'nin ayrıca Suriye'nin kuzeyinde yine Kürtlerin kontrolü altında olan altı yerde hava üssü, Haseke'de de radar üssü bulunuyor.
ABD askerleri ayrıca, SDG ve YPG'ye silah, mühimmat ve eğitim de sağlıyordu.
Tüm bu gelişmelerin ışığında Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın dün akşam yaptığı görüşmeden çıkan karar da Washington'ın konuyla ilgili politikasında önemli bir değişime işaret ediyor.
Beyaz Saray'dan görüşmenin ardından yapılan açıklamada, ABD askerlerinin bölgeden çekileceği, askeri operasyona dahil olmayacağı ve son iki yıldır yakalanmış olan tüm IŞİD militanlarından da bundan böyle Türkiye'nin sorumlu olacağı ifade edildi.
Trump, akşam saatlerinde attığı mesajda, Türkiye'nin "çizilen çerçeveyi aştığını" düşmesi halinde, "Türk ekonomisini, daha önce yapmıştım, tamamen yerle bir edeceğini" söyledi.
Trump, Avrupa ve diğerleriyle birlikte yakalanmış olan IŞİD militanları ve ailelerine gözkulak olmalıdır. ABD, IŞİD'in kontrol ettiği toprakların tamamını ele geçirerek, kendisinden beklenenden fazlasını yaptı" dedi.
Kim, ne tepki verdi?
Türkiye ile ABD arasında, Suriye'nin kuzeyine yönelik gelinen son nokta başta Suriye ve Rusya olmak üzere bölgedeki diğer aktörleri de yakından ilgilendiriyor.
Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Suriye'nin toprak bütünlüğünün mutlaka korunması gerektiğini ve Türkiye'nin de bu konuda Rusya'nın görüşünü paylaştığını bildiklerini söyledi. Peskov, "Türkiye'deki meslektaşlarımızın, her koşul altında bu pozisyona bağlı kalacaklarını umuyoruz" dedi.
Peskov ayrıca, Suriye'de "yasadışı bulunan" tüm yabancı askeri güçlerin çekilmesi yönündeki çağrılarını da yineledi.
Birleşmiş Milletler (BM) de Suriye'nin kuzeydoğusunda "en kötüsüne" hazırlandıklarını belirtti.
BM'nin Suriye İnsani Yardım Koordinatörü Panos Moumtzis, Cenevre'de yaptığı açıklamada, "Neler olacağını bilemiyoruz. En kötüsüne hazırlanıyoruz" dedi ve BM'nin insani yardım koridorlarının güvenliği konusunda kaygılı olduğunu söyledi.
Avrupa Birliği ise yaptığı açıklamada, Türkiye'nin "meşru kaygılarını" anlamakla birlikte, askeri yöntemlerle sürdürülebilir çözümlere ulaşılamayacağını defalarca dile getirdiğini vurguladı.