Sayfalar

Rabia'nın Eli


Hristiyan dininin yayılmasında önemli katkısı olan Şaul Paulos (söyledikleri ve mektupları İncil’den sayılır), Hz. İsa öldürüldükten sonra Kudüs’ten Antakya’ya Antakya'dan İzmir’e ve oradan Yunanistan’a giderken üç yeni ilke götürdü.
1 – Bundan sonra erkek çocuklar sünnet edilmeyecek,
2 – Erkekler ibadet etmek için mabetlere gittiklerinde başı açık olacak, (daha önce kipa ve şapka gibi şeyler kullanılırdı),
3 – Kadınlar ibadet veya hizmet için mabetlere gittiklerinde başlarını saçları görülmeyecek şekilde örtecekler, örtmeyenler saçlarını bıçak veya ustura ile traş edecekler.
1970’li yıllarda Filistin örgütleri İsrail’e karşı kurtuluş mücadelesi yürütürken, ev kadınları dışarıya çıktıklarında, İsrail’e tepki olsun diye, başlarını saçları görülmeyecek şekilde bir örtü (Katolik baş örtüsü) ile kapatırlardı. Bu eylemi, müslüman hristiyan veya herhangi bir dinden Filistinli kadınlar yaparlardı.
Türkiye’yi onlarca yıl oyalayan, enerjisini tüketen türban olayındaki başörtüsü; çıkarcı sahtekâr siyasetçiler tarafından hristiyan simgesi müslüman simgesine dönüştürülerek Filistin’den ithal edildi ve siyaset alanında kullanıldı. Günümüzde ise, AKP hükûmetleri tarafından okullarda, devlet ve kamu alanlarında “türbanla örtünmek” meşrulaştırıldı ve neredeyse “resmi simge” haline getirildi.
Gelelim asıl meseleye. Yukarıda anlatılan türban konusuyla özünde aynı (fakat, biçimi değişik) olan “Rabia selamı” (Başparmak düşük, dört parmak. Arapça’da 4 rakamı rabia’dan gelir, dördüncü demektir) ile yeni bir propaganda başlatıldı. 
 
Gerard David  (1480-1523)

“Rabia selamı”nda kullanılan el, Hz. İsa’nın ağaç haç üstüne çar mıh (dört çivi) ile çakılarak öldürüldükten sonraki sağ elidir. Hristiyan dünyasının en önemli tasviri ve simgesidir. Yani, Rabia’nın eli değildir. 

Jerusalem Holy Sepulchre

İsa’nın çarmıha gerildiği, gömüldüğü ve dirileceği yerde olması nedeniyle çok önemli olduğu kabul edilen bu renkli tasvirde Hz. İsa’nın ellerinin başparmakları aşağıya doğru düşüktür. Çünkü, insan çarmıhlanırken ellerinin tam ortasından mıh çakılırsa başparmaklar öne düşer. Tasvirdeki sağ ve sol taraftaki kadınlar (Hz. İsa çarmıhlanırken orada bulunan dört kadından ikisi) Hz. İsa’nın elinin bu şekliyle, sağ elleriyle “selam” vermektedir. Tasvir, Kudüs’deki Saint-Sepulcre (Kutsal Mezar) Kilisesi’ndedir. (M.S. 42) 

Ayrıntıları görmek için tıklayın!..

Renksiz tasvir iyi incelendiğinde Hz. İsa’nın sağ elinin parçalanmış olduğu ve sol elinin ise bugünlerde “Rabia selamı” diye uydurulan yutturulan simgenin aynısı olduğu görülmektedir. Tasvir, Gérard Bessiére’nin “İsa / Beklenmedik Tanrı” kitabının Tanıklar ve Belgeler bölümünün 181’inci sayfasından alınmıştır. 

Ayrıntıları görmek için tıklayın!..

Bu fotoğrafta ABD Dışişleri Bakanı Kerry, Kongre salonunda Suriye’deki savaşla ilgili komiteyi bilgilendirirken, savaş karşıtı Amerikan vatandaşlarının Bakan Kerry’yi protesto etmek için Hz. İsa’nın çarmıha gerili kanlı ellerini kullanmaktadır. Bu eylemde kullanılan el işareti bile yukarıda yazılanların doğru olduğunu kanıtlamaktadır.
Buradaki protestocuların tavrı kendi çizgilerinde tutarlıdır. Hristiyan insanlar barışçı Hz. İsa’nın elini kullanarak savaş patronlarını kınıyor. İslamın peygamberi Hz. Muhammed’in elini “Hz. İsa’nın eli” diye kullanmıyor. Savaş çığırtkanı müslüman geçinen etkili ve yetkili kişiler ise, Hz. İsa’nın elini “İslam”ın (Rabia’nın) eliymiş gibi kullanarak savaş kışkırtıcılığı yapmaktadır. 

Daha iyi görmek için tıklayın!..

Bu tasvir; Mursi iktidardan düşürüldükten sonra Türkiye'den Mısır’daki Rabia Meydanı’na (İhvan’a) götürülmüş, Rabia selamı denilerek “İslamlaştırılmış” ve buradan Türkiye’ye ithal edilmiştir. Türkiye’de “Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet!..” anlamı yüklenmiştir. Mısır’da dört devlet başkanı (Nasır, Sedat, Mübarek, Mursi!..” anlamına gelmektedir. Türkiye ve Ortadoğu coğrafyasında oportünist bir tavırla kullanılmaktadır. Bu bir İngiliz taktiğidir.

Not : Hazreti İsa 2000 yıl önce Roma İmparatorluğu'nun Yahudiye eyaletinde köleciliğe karşı bir dizi ayaklanmanın öncülerinden biri olduğu için yakalandı ve çarmıhlanma yöntemiyle öldürüldü. Eski Roma geleneğinde “çarmıha germek” diye bir cezalandırma yöntemi yoktur. Romalılar bu yöntemi Sasaniler’den (Fars’dan) aldıkları için yöntemin adlandırılması Farsça’dır. “Çar-mıh” (çar=dört, mıh=çivi) dört-çivi demektir. Haç, Ermenice’dir. 





Sınıfsız Toplum Platformu

Türkçe sözcüklerle sayıları saymak!..


GÜNÜMÜZDE KULLANDIĞIMIZ DİZGEYE GÖRE SAYMAK (1)

İlk önce ilkeleri koyalım.

Sayılacak nesneler ve ölçüler doğanın içinde bulunurlar. Ölçüler ve ölçenler, varlık olarak (sağlığı; elleri, parmakları, yüzleri, ağızları, dilleri, dişleri, gözleri, kulakları, burunları, ayakları ve onuru; erdemi, güvenilirliği, bilgisi, görgüsü) eksiksiz olan ve yanlış yapmayan kişilerdir.

Bu kişiler, bir iş ve eylemde sayılacak ve ölçüleceklerle yan yana geldiğinde sayıları belirten sözcükler ortaya çıkar.

İş ve eylem gerek somut, gerekse soyut olsun, sözcükler nitelikli bir anlam kazanır ve sonra niceliğe dönüşürler. 

Saymak işi başlangıç aşamasında, bugün kullandığımız dizge biçiminde ortaya çıkmış olsaydı yalnızca toplama işlemi gelişirdi. Yaşam alanlarının öğesi olan dört işlem ile sayma arasında bir birini türeten bağlar vardır. “Aritmetik” adı içinde düzgün olmayan bir dizgedir. 

Yeri gelmişken sayılarla ilgili Türkler’in tarihinden örnekler verelim. 

Orhun yazıtlarında: Bilge Kağan; “Men tokuz yegirmi yıl Şad oturdum, tokuz yegirmi yıl Kagan oturdum” der. (On dokuz yıl Şad’lık, on dokuz yıl Kağan’lık yaptım diyor.) Dokuz yirmi eder yirmi dokuz, on eksilt eder on dokuz. O dönemde “dört” ve kırk sayılarını belirleyen sözcükler bilinmediği için bir … on dizgesi tam değil. On bir, on dokuz, yirmi bir, otuz bir … de söylenemiyor. Neden? Adları yok. “Otuz artuki üç” otuz+üç söyleniyor. “Yedi yirmi” on yediyi, “üç otuz” yirmi üçü belirtiyor.

Türkçe’de sayılar, dört ve kırk’ın adı konduktan sonra süreç içinde boşluklar doldurularak dizge durumuna gelmiştir. 

Sayılacaklar ve ölçüler doğanın içinde var demiştik, bizi beklemekteler. 

Mevlana gibi saysak (1, 2, 5, 999, 1000 Dizgesi)(2)  ömrümüz yetmez, Yunus gibi sayalım. 

Önce gerekli sayıları; Yunus Dizgesinden (1, 2, 10 . 100 . 1000) alalım. 

Bielbirekikielbiekononyüzbin-dir = BİN 

Söz(3), Bir, İki,  On . Yüz, BİN 

Sayalım.  Ses – 1, 2, 10 . 100, 1000

Şimdi Mevlana dizgesinden sayı alalım.

“999999” dokuz yüz doksan dokuz bin, dokuz yüz doksan dokuz. Sonra, sonrası Türkçe sözcüklerle yok. 

Yabancı batı dillerine bakalım, oralarda var mı? İngilizce, U.S ign, Almanca, Fransızca’da sözcük aynı  Bin.bin = One Million. Mille = Bin one, on ekiyle Türkçe’ye çevirelim; binden büyük, binin üstünde, tek bin, eş bin. Biraz daha zorlayalım, “zamirini” koyalım, bin bir kat olarak anlayalım. Bin.bin = Bin birkat, sözcüğünün anlamı budur. 

Yeniden, Türkçe sayı dizgesine bakalım… On yüz üst üste bindir, adı üstünde bin. 

Bin = Kat. Türkçe’de eşler üst üste bindirildiğinde en açık anlatımı kat kat olur. Örneğin katmer sözcüğü de buradan gelir. 

Bin bir kat = Bin birkat. Yukarda andığımız yabancı dillerin Türkçe’ye karşı bir üstünlükleri yok. Onlar da biz de sonuca bin birkat diyoruz. 

Geldik çatal yola. Denklemde, bin × bin’in eşitini bin birkat sözcüğü doğru belirtiyor mu? Hayır. Bin × bin, bin birkat. Kullandığımız dizgeye göre yazalım. 1000 × 1000 = 1 000 000. Sayısal işlem olarak doğru. Bir çarpma işlemi yaptık. Ortaya çıkan eşitin sözcük olarak anlamı yine, bin birkat. (Million – Milyon)

Bir benzetme yapalım; “Ahmet’in adı Ahmet”, soyut olarak doğru ancak anlamda bir değişiklik var mı, yok. Yalnızca “totoloji” yapmış olduk. 

Amerikalılar milyon üstü sayılar dizgesini, Fransa’da kullanılan dizgeyi, “binlik bölüğü” örnek alarak oluşturmuştu. Fransızlar ise bir süre önce kendi dizgelerini, milyon milyon artıran İngiliz, Alman dizgelerine uydurarak değiştirmişlerdir. Milyon üstü sayılar dizgesinde başa bir milyar “109” oturmuştur. Dizge; milyon, milyon artarak düzenlenmişken başında bin artırılmış 1012 den sonra milyon artırılarak devam ettirilmiştir. 

1) İki dizge de başından bozuktur. Sadece “million” kaldırılarak yeni dizge düzenlenemez, eski dizge bine göre düzenlenmiştir. 

2) Sözcük olarak bin × bin eşitinin anlamını belirtemediği için yanlış olan “million” sözcüğü dizgede ölçü olarak kullanılmıştır. “Million” sözcüğü gözardı edilerek dizge sayısal bakımdan “düzeltilirken” daha derin yanlış yapılmıştır. 

3) Bin, 999 kat'dan sonra, sayılar anlamlı biçimde söylenemez. 
Bin . bin kat’da olduğu gibi.

103 . (103)3 103 . 103000 = 103003 

Amerikan ve İngiliz halkı sayıları aynı sözcüklerle söylerken milyonun üstünde olan sayılarda bir tek sözcükte bile sayı ile sözcük birbiri ile örtüşmemektedir. Çağımızda birçok alanda “küreselleşen” batı bu konuda neden ayrı düşmüştür? Bütün sorun “million” sözcüğündedir. Onlar kendi yanlışını kullanarak bir yanlışı, biz ise onların yanlışını alıp kullandığımız için iki yanlışı sürdürüyoruz.

Örnek;

Amerikan Dizgesi:                             

Quintillion   1018 
Sextillion      1021 
Centillion     10303                

İngiliz Dizgesi – Fransız, Alman:

Quintillion   1030 
Sextillion      1036 
Centillion     10600

Hintliler sıfır kavramını bulduktan sonra, Araplar (Şıfr) sıfırı kullanmaya başlayınca, batı sayı dizgesi (Roman rakamları) süre içinde yok olmuştur. Million’un yanlışı ise adı geçen ülkelerde günümüzde kullanılan sayı dizgesini çökertmiştir.

Biz işimize bakalım.

Bundan sonra birer birer saymanın anlamı yoktur. Toplama ve çıkarma dönemi kapanmıştır. Geldiğimiz düzeyde; elleri, parmakları, yüzleri kullanarak, somut bir eylem içinde ölçüleri ve sayıları belirten sözcükleri ortaya çıkarma olanağı kalmamıştır. Çarparak sayacağız.

İşimiz, soyut bir eylem olan, sayıları çarpma yaparken ortaya çıkan Türkçe sözcüklerle saymak. Ancak çıkan sonucu bire değin anlamlı biçimde Türkçe sözcüklerle belirtmemiz de gerekir.

Çarpılan çarpı çarpan eşittir çarpım.

Bin çarpı bin. Bin binin çarpanıdır. Çarpan çarpı çarpan, çarpım. Ayrıca bin binin bir katıdır Bir kat çarpı çarpan, çarpım. Bin çarpı birkat çarpım. Çıkan sayının adı üstünde, çarpım. Çarpanı birkat olduğundan, BİR ÇARPIM. İçyüzüyse bin çarpı bin. Türkçe sözcüklerle işin sonucu düzgün.

İşlemin doğru olup olmadığına bakalım. “Latin rakamları ve Arap dizgesinden aldığımız sıfırlarla” işlemi yaparak sonucunu Türkçe sözcüklerle söylenen sonuçla karşılaştıralım. 

Bin × bin 1000 × 1000 = 1 000 000 = BİR ÇARPIM.

103 × 103 = 106  Bir Çarpım.

Sonuçlar eş, onandı. 

Bu eylemde bin niceliğe dönüşerek doğruluğu onanmış ve dizgede ölçü durumuna gelmiştir.

Görüldüğü gibi Türkçe yalnızca “aritmetik bir dil değil, ayrıca logaritmatik bir dildir”. Çok büyük sayıları da anlamlı biçimde Türkçe söyleyebiliriz. Çarpımdan sonra da kat × kat sayacağız. (Bir çarpımdan birkatçarpıma dek birer birer saymaya ömür yetmez, aşağı yukarı 140 – 160 yıl sürer.)

1kat = 103,  1çarpım = 106

103 . 106 = 109 Birkatçarpım

Türkçe adlandıralım.

999 çarpım, 999 bin, 999’a bir ekle

1 000 000 000  birkatçarpım. 
                  
1katçarpım = 109
2katçarpım = 1012
3katçarpım = 1015
4katçarpım = 1018
5katçarpım = 1021
………………….

999999katçarpım 102.999.997 . 106 = 103.000.003

999999katçarpım, 999 çarpım, 999 bin 999’a bir ekle

Bir çarpımkat . çarpım 103.000.000 . 106 = 103.000.006

Bu eylemde çarpım niceliğe dönüşerek doğruluğu kanıtlanmış ve dizgede ölçü durumuna gelmiştir.

Bundan sonra çarpımkat çarpımkat sayacağız.

1çarpımkatçarpım 103.000.000 . 106 = 103.000.006

2çarpımkatçarpım 106.000.000 . 106 = 106.000.006

3çarpımkatçarpım 109.000.000 . 106 = 109.000.006

………………………….

1000çarpımkatçarpım 103.000.000.000 . 106 = 103.000.000.006

………………………….

999999 çarpımkatçarpım 102.999.997.000.000 . 106 = 102.999.997.000.006

Çarpım çarpımkat çarpımın son ucuna geldik.

Çarpım çarpımkat çarpım = Sonuç, çıkan sayının adı.

İçyüzüyse  (1 000 000 . 1 000 000) kat . 10 (106 . 106)3 . 106

Sonuç = 103.000.000.000.000 . 106  103.000.000.000.006

Sonuç = On üzeri üç ikikatçarpım altı.

Sonuca bir kala, sayıyı Atatürk dizgesine uygun biçimde yazalım ve okuyalım.

999999 çarpımkat çarpım, 999999 katçarpım, 999 çarpım, 999 bin, 999’a bir ekle eder sonuç ...

Yeter diyelim, söz dizgesine ek yapalım ve yeni sayı dizgemizi oluşturalım.

Biel – bireki – ikielbiek – on . on . yüz – bin . bin – çarpım . kat – katçarpım . çarpım – çarpımkatçarpım . çarpım – sonuç …


Ek : Binden yukarı Türk sayı dizgesi

Binden yukarı Türk sayı dizgesi


* İngiliz dizgesinde olduğu gibi, kat = 106 alınırsa, Sonuç = 106.000.000.000.006  olur.
 olur. 

   Sonuç = (106 .106)6 . 106 = on üzeri altı ikikatçarpım altı olur.

Bu dizgeyi, bize “million” sözcüğünü armağan edenlere de armağan ediyorum. Dillerine çevirip kullanabilirler. 


Açıklamalar :

(1) “Türkçe Sözcüklerle Sonsuz Sayım” başlıklı yazı, ayrı bir dizge çalışmasıdır. “Günümüzde Kullandığımız Dizgeye Göre Saymak” başlıklı bu çalışmayı Öğretmen Ali Yıldırım yapmıştır.

(2) Yunus dizgesi; ölçü olan sayıları belirleyen, ayrıca çarparak sayan, aralarda boşluk bırakan dizge.
     
     Mevlana dizgesi; birer birer sayan, aradaki boşlukları dolduran dizgedir. 
     
     Atatürk dizgesi; bu dizgelerin “Latin rakamları ve Arap sıfırı” kullanılarak Türkçe sözcüklerle anlatımı ve yazılımıdır. 
    
     (Dizge adlarını ben koydum – Ali Yıldırım)

(3) Doğadan, yoktan öğrenilen ses.


Ali Yıldırım
10.06.2010

Ayrıntıları görmek için tıklayın!..